En Güzel Emanet İstanbul
Şehremanetinden Büyükşehire

İstanbul… Bir başkent. Bizans ve Osmanlı gibi medeniyet tarihinin iki büyük imparatorluğunun başşehri, kendine has mimarisi, tarihî dokusuyla dünyanın en eski yerleşim merkezlerinden biri.

Ege’yi ve Marmara’yı birbirine bağlayan ve iki kıtanın arasından geçen bir “su yolu” olan biricik Boğaziçi’ni, güvenli bir liman olan Haliç’i kalbinde taşıyor bu kent. Ve bu coğrafi özellikleriyle her zaman, her dönemde önemli ve stratejik bir şehir, bir kültür ve transit şehri olma özelliğini sürdürüyor. Uzun ve ilginç tarihi boyunca ağırladığı medeniyetlerin birbirinden farklı şehircilik anlayışları; bugün yaşadığımız, sokaklarında, kıyılarında yürüdüğümüz İstanbul’u her defasında âdeta yeniden şekillendiriyor.

En Güzel Emanet İstanbul – Şehremanetinden Büyükşehire kitabı, bu görkemli şehri hem yöneten hem hizmet eden “Şehremaneti” makamının ve bu makamın
“İstanbul Belediyesi”ne evrilmesinin ilgiye değer tarihini ana hatlarıyla anlatıp kısa öyküler sunuyor okurlara.

Medeniyetlerin kadim kenti İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu döneminde “kadı”larla yönetiliyordu. İstanbul kadıları hem yönetme hem yargılama makamıydı. 19. yüzyıla gelindiğinde Osmanlı şehir yönetiminde, farklılaşan dünya koşullarının da etkisiyle sosyal, ekonomik ve demografik değişiklikler yeniden yapılanma ihtiyacı doğurmuştu. 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra o güne değin İstanbul’u yöneten “İhtisab Nezareti” kaldırılıyor, hazırlanan Şehremaneti Nizamnamesi’yle Avrupa’daki belediye teşkilatlarının benzeri olan “İstanbul Şehremaneti” kuruluyor, Salih Paşa ilk “şehremini” oluyordu. Bu yıldan itibaren İstanbul Şehremaneti, genellikle iyi okullarda okumuş, iyi eğitim alıp birkaç yabancı dil konuşan, devlet dairelerinde görev geçmişi olan, aralarında doktorların,
“nazır”ların, “paşa”ların olduğu seçkin devlet adamlarına ev sahipliği yapacaktı. 1857 yılında, Batılı görünümüne rağmen, düzenli belediye örgütüne sahip olmayan Galata ve Pera bölgesinde, adını ve yapısını Paris Belediyesi’nden örnek alan, “6. Daire-i Belediye” kurulacaktı.

Kitap, İstanbul Belediyesi’nin 1855’teki Şehremaneti’nin kuruluşundan, 1984 yılında çıkarılan kanunla “büyükşehir belediyesi” statüsü almasına kadar olan süreci ana hatlarıyla anlatıyor.

19. yüzyılda Rusya ve Çin gibi büyük imparatorluklarda
bile belediyeciliğe adım atılmadığı dönemlerde Osmanlı İmparatorluğu’nda “beledi hizmetlerin” sürüyor olması, tarihte pek çok ilki barındıran bu müstesna şehrin belediyecilik konusunda da aşamalar kaydettiğini gösteriyor bize. Kitapta 1850’li yıllardan, 1984 yılına kadar olan belediyeciliğin uzak ve yakın tarihi “Şehremaneti Öncesi

Dönemi”, “Şehremaneti Dönemi” ve “Cumhuriyet Dönemi Belediyeciliği” olarak üç ana bölüme ayrıldı. 1850’lerden itibaren onar yıllık kesitlerle belediyenin kuruluşu, gelişmesi, yenilenme ve değişim evreleri, 1877, 1924, 1961 ve 1982 Anayasalarının belediyeleri kapsayan yasalarıyla birlikte aktarılmaya çalışıldı.

“Dersaadet”in Şehremaneti dönemindeki adlarıyla
“şehreminiler”, Cumhuriyet dönemindeki adlarıyla “belediye reisleri” ve sonraki adlarıyla “belediye başkanları” yine
10 yıllık dönemler temel alınarak, her 10 yılda bir portre şeklinde anlatıldı. Dönemler boyunca İstanbul Belediyesi’nin teknik, sosyal, kültürel ve sanatsal hizmetleri, itfaiyesi, çevre düzenlemesi, sağlık işlerinin seyri, ilk belediye hastanesi, hava gazı dağıtımı, aydınlatma, ulaşım, temizlik, yollar, altyapı gibi beledi hizmetlerin seyri; kente verilen hizmetlerin düzenlemesi ile ilgili nizamnameler ve kurallarla, yürürlüğe giren uygulamalarla, ana hatlarıyla ve tarihî örneklerle desteklenerek aktarıldı.

Tarih boyu pek çok kavmi, toplumu ve imparatorluğu ağırlayan eşsiz kent İstanbul’un yaşadığı acı ve karanlık günler kronolojik bir sırayla ele alındı. Eski ve güngörmüş şehrin yaşadığı afetler, yangınlar, depremler, salgın hastalıklar, savaş ve işgal yıllarının ekmek karneli günleri, 6-7 Eylül’ün tarihe attığı acı çentik; ilk atlı tramvayın sokaklardaki çocuksu heyecanı, ilk elektrikli tramvay, ilk metronun şehirdeki sevinci, şehrin düşman işgalinden kurtuluşunun İstanbul halkına verdiği coşku, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kente gelişinin kutlamaları gibi özel ve güzel günler de kitapta yerini aldı.

20. yüzyıla gelindiğinde, 1920’li, 1930’lu yıllardaki Cumhuriyet coşkusuyla, eski imparatorluk başkenti kimliğinden sıyrılırken bir yandan da imar planlarıyla yenilenip modernleşen, 50’li yıllardan sonra ise aldığı göçün de etkisiyle nüfusu hızla artıp, bir yandan gecekondulaşması hızlanırken bir yandan da sanayinin, ticaretin, finansın, kültür ve sanatın merkezi olmasıyla
“megakent”liğe doğru yine hızla yol alan “Şehr-i İstanbul”dan sayfalar aktarıldı.

Daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış, İBB Arşivi, İBB Atatürk Kitaplığı ve daha pek çok değerli kişisel ve kurumsal arşivden nadide fotoğraf ve belgelere yer verilerek, görsel kültür hafızamızdaki bu rengârenk zaman tüneli okuyucuya yansıtılmaya çalışıldı. Kökleri, eski medeniyetlerin antik dünyalarına uzanan İstanbul şehrinin ve bu şehrin olmazsa olmazı “Şehremanet”inin her yeni gün doğuşuyla âdeta yeniden yazılan uzun, renkli, çok katmanlı, çok sesli ve benzersiz öyküsünün; yaşadığı, adımladığı, soluduğu, aşını ve işini veren kenti merak eden İstanbullulara, araştırmacılara, öğrencisinden meraklısına her okura ulaşması, hiç bitmeyecek “İstanbul Araştırmaları” zincirinin bir halkası olması dileğiyle…

En Güzel Emanet İstanbul
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarının Gözünden

En Güzel Emanet İstanbul ana başlığı altında hazırlanan ilk kitapta, bu şehirde başlayan belediyecilik tarihimizin 1850’li yıllardan 1984 yılına kadar olan hikâyesi öyküler eşliğinde sunulmuştu. Şehremanetinden Büyükşehir Belediyesine alt başlığı ile okuyucu karşısına çıkan kitapta bu süreç, “Şehremaneti Öncesi Dönem”, “Şehremaneti Dönemi” ve “Cumhuriyet Dönemi Belediyeciliği” olarak üç bölüme ayrılmış, belediyenin kuruluşu, gelişmesi, yenilenme ve değişim evreleri ana hatlarıyla verilmiş, nihayetinde 1984 yılında 3030 sayılı Yasa ile “Büyükşehir” statüsü aldığı döneme kadar getirilerek çalışma tamamlanmıştı. Kitapta ayrıca, önceleri “şehremini”, daha sonra “belediye reisi” ve “belediye başkanı” unvanlarıyla bu görkemli şehri yönetme ve hizmet etme görevlerini üstlenmiş Muhittin Üstündağ, Osman Hamdi Bey, Cemil Topuzlu Paşa, Lütfü Kırdar, Fahrettin Kerim Gökay ve Ahmet İsvan gibi kıymetli isimlere de kısa portrelerle yer verilmişti.
Şu an elinizde olan ve yine En Güzel Emanet İstanbul ana başlığını taşıyan ikinci kitabımız ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanları Anlatıyor alt başlığı ile huzurlarınıza gelmiş bulunuyor. Bu çalışma, İstanbulumuzun belediyecilik anlamında yakın sayılabilecek bir tarihte yaşadığı dönüşümü ve günümüze uzanan sürecini, kendisine başkanlık eden isimlerden dinlemenin ve aktarmanın büyük önem taşıdığına duyulan inançla oluşturuldu. Şüphesiz ki konu İstanbul gibi bir şehir olunca, her başkan ve döneminin tek başına bir kitap, hatta kitap serisi olacak kadar engin bilgiler, olaylar, anılar barındırdığını düşünmek kaçınılmaz olacaktır. Tam da bu noktada kitabın öncelikli amaçlarından birinin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlarını “En Güzel Emanet” olarak adlandırdığımız bu İstanbul kitabında buluşturmak, İBB Arşivi’ne ait olup hiçbir yerde göremeyeceğiniz özel ve anlamlı fotoğraflar eşliğinde bir araya getirmek olduğunu belirtmeliyiz.
Kitapta, İstanbul Belediyesi “Büyükşehir” statüsü aldıktan sonra görev yapan altı başkanın her birine özel bir bölüm ayrıldı. Bu bölümlerde, başkanlar ile satır başlarına değinerek gerçekleştirdiğimiz röportajlar yer alırken, 13 Şubat 2021 tarihinde aramızdan ayrılan merhum Kadir Topbaş ve röportaj talebimizi ilettiğimiz Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, dönemlerine ait kendi demeçlerinden alıntılara yer verildi. Araştırmamız sırasında merhum Kadir Topbaş’ın, “Bizden önce görev yapmış tüm belediye başkanlarının benim dönemime kadar olanlarını bir kitapta toplamak için hazırlık yaptırıyorum. Kendim olmayacağım; bizi bizden sonrakiler düşünsün.” sözlerinin karşımıza çıkması ise ne kadar anlamlı bir iş yaptığımızın âdeta teyidi oldu.
Sevindirici bir haberi daha sizlerle paylaşmak isteriz ki iki ciltten oluşan kitap çalışmamız baskıya girerken, En Güzel Emanet İstanbul isimli belgesel ve Başkanlarımızın kayıt altına aldığımız röportajlarından oluşan mini belgeseller de meraklılarının ilgisine sunulmak üzere tamamlanmış olacak. Böylece, içinde yaşayanların tutkunu dışarıdan bakanları hayranı olduğu eşsiz şehrin belediyecilik tarihi, öykü ve anılardan oluşan kitap ve belgesel çalışmaları ile gelecek nesillere bırakılacak.

Dünden bugüne, kadim şehir İstanbul’un sorunları farklılaşarak devam etmekte ve buna karşılık dünya kenti olma yolculuğu tüm hızıyla sürmekte iken, çatısı altında olmaktan onur duyduğumuz bu güzel şehri emanet almış ve emek vermiş tüm başkanlarımıza şükranlarımızı sunarak, iyi okumalar dileriz.